Blogumda olması gereken yazı serilerinden biri kesinlikle “Staj Anıları“. Bu konuda her stajyer’in anlatacak bir anısı vardır en az. Bir sürü kategori aklıma geldi bugüne kadar ama bu niye gelmedi bilmiyorum. Radyoloji staj yazısını yazarken, sözlü sınavını yazdığım kısma gelince sözlü sınavındaki anımı yazmaya başladım. O kadar yazmışım ki, ne yazdım diye bir bakınca yeni yazı çıkaracak kadar uzun bir anı olduğunu fark ettim. Bunu fark etmemle kafamda şimşekler çaktı ve yeni bir yazı dizisinin temelini atmış oldum.
Hemen o kısmı kesip yeni yayın diyerek bu yazıyı oluşturmaya başladım. Ortaya güzel bir kategori çıktığını düşünüyorum. Bu seriye birçok kişinin staj anıları ile misafir olabilecek olması ayrıca iyi. Şimdi sizi ilk staj anımla baş başa bırakayım. Keyifli okumalar. 😄
Anlatacağım anı, 4.sınıftaki Radyoloji stajının sözlü sınavında geçiyor. Anının içinde olsam da pek içinde değilim aslında.
Radyolojide 4 grup hocadan sözlüye giriliyordu. Benim düştüğüm gruptaki 2 hoca da sözlü sınavındaki iyimser tavırlarıyla biliniyordu. Sözlü sınavının yapıldığı odanın önünde beklemeye başladık. Hocalar ikişer ikişer sınava alıyorlar bizi. Yanında gireceğin kişiyi kendin belirliyorsun ve hazır olduğunu hissettiğinde giriyorsun. Bu hal pek görülen bir durum değil.
Hoca grubumdaki yakın arkadaşlarımdan biriyle son rötuşları yapıyoruz. Beraber girelim dedik. Biz çalışırken ilk iki öğrenci içeri girdi. Girdiler ama çıkmıyorlar. 5 dakika, 10 dakika, 20 dakika.. Tam 35 dakika sonra dışarı çıktılar. Bu kadar uzun süre bir odada kalıp da dışarı çıkan öğrencinin rengi, kırmızıdan mora dönmüş gibi bir şeydir. Çıkanlarda iyi bir sözlü geçirmelerine rağmen öyleydiler. 30 dakika kadar soru bombardımanına tutulmuşlar, bir zahmet öyle olsunlar.
Sonra ikinci grup girdi. Onlarda yarım saat kadar sonra çıktı. Artık biz girelim dedik. Hem battı balık yan gider hem de ben sözlü sınavlarında sırada beklemekten nefret ediyorum. Bahsettiğim arkadaşımla beraber girdik içeri. (Arkadaşım staja çok iyi çalışmış. Hatta pratik sınava beni o çalıştırdı. Adam biliyor. 😅)
Hemen söyleyeyim, biz de yarım saat kadar sözlü sınavına tabi tutulduk. Daha uzun sürmüş olması muhtemel. Ama ben yani Bun‘un sözlüsü bu yarım saatlik sürenin sadece 2 dakikasını kapsıyor. Diğer tüm sürede arkadaşımı sözlü yaptılar.
Olay da şöyle gelişti. Girdik içeri, isimler memleketler falan filan derken ilk soru sınıf listesinde benden önce yer alan arkadaşıma geldi. Ama öyle bir cevap verdi ki, hocanın “yuh” der gibi bir hali vardı. Oldukça kolay olan bir soruydu, cevap ise ayrı bir dünyadandı. Heyecanlı olan arkadaşım bu hatadan sonra öyle bir karıştırdı ki, anlatılacak gibi değil. Bir soru, üç soru, beş soru derken baya bir soru sordular bu her şeyi karıştırmış arkadaşıma. Ben ise kafamı eğmiş, “Bütün kolay sorular gitti, yandım ben.” diyorum içimden. Gülsem mi üzülsem mi bilmiyorum. Bazen o kadar tuhaf, komik cevaplar veriyor ki kahkahayı basasım geliyor. Neyse.
Hoca baktı her şey birbirine girmiş, cevabı karışan sorulardan birini bana sordu. Soru kolaydı, cevapladım. Sonra diğer cevaplanamayan sorulardan birkaçını daha sordu. Onları da rahatlıkla cevapladım. Yeterli gelmişim demek ki hoca yeniden arkadaşıma döndü. Bir 15 dakika kadar daha soru cevap yapmaya çalıştılar. Çalıştılar diyorum bakın, çünkü yapamadılar. Heyecanın zirvesinde gezen arkadaşım artık yeter ki bitsin de gidelim halinde olduğu için aklına gelen ilk cevabı söylüyor ama bir türlü tutturamıyordu.
İyi hocalardan girdiğimizi söyledim. Hocalar öğrencinin bilgi sahibi olduğunu ama bütün her şeyi karıştırdığının farkında. Sonra baştan sona kendi sordukları soruların cevaplarını anlatmaya başladılar. Sözlü sınavı diye girdik ama baya baya pratik derse dönüştü olay. 😃
Böyle böyle yarım saatten daha fazla bir zaman geçmiş. Bana taş çatlasın 2 dakika soru sorulmuş. Masum masum yerimde oturuyorum. Hocalardan biri notlarımızı kağıda yazdı en son. Kaldırdı kafasını, karşısında beni gördü. Bakışlarında “Bu da kim, ne zaman geldi odaya?” der gibi bir hali vardı. Olaydan o kadar uzak kalmışım. Yanımda beyin fırtınası dönmüş ama bana değmemiş. 😃
Hocalardan biri “Bun’a az mı soru sorduk?” dedi diğer hocaya. Benim kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. Zaten sorulacak her şeyi sordunuz, daha ne soracaksınız? Geriye kalan sorulabilecek şeyleri ancak asistanlar cevaplar.
Diğer hoca “Bun zaten biliyor, hiçbir soruyu sektirmedi ki. Adam biliyor.” deyince, derin bir oh çekip ayağa kalkıp oynayasım geldi. Tabii ki oynamadım ama içimden oynamışımdır. 😊 Böyle deseler de deneme amaçlı herhalde bir MR açıp birkaç şey sordular. O anki halimle zaten her şeyi cevaplayacak gibiydim, cevapladım da. Sonra çıktık.
Topu topu 3-5 kolay soru cevaplamışım, üstüne hocalar övüp de göndermiş beni. Dışarı çıkınca nasıl da rahatlamıştım.
Yakın arkadaş çevremizde bu sözlü macerasını anlatınca, baya mizah malzemesi oldu sözlü arkadaşımın verdiği cevaplar ve o anki hali. Sınavdan sonra kendini kötü hissetse de, geçtiğini biliyordu. Kendisi de anlatıp güler o haline. 😄 Velhasıl; ne kadar biliyor olsan da, heyecandan her şey birbirine girebilir.
Ahan da bu da böyle bir staj anımdır. Bu güzel kategoriye birbirinden güzel anıları kazandırmaya çalışacağım. Sizin de anlatmak istediğiniz staj anınız varsa üst menüdeki “Misafir Yazarlık” ve “İletişim” sayfalarını kullanarak anınızı bu seriye kazandırabilirsiniz.
Sağlıkla dolu günler dilerim.
Doktor Bun | 01.01.2017 – Çarşamba
Bir cevap yazın